Bu
durumu çocukluktan ergenliğe, ilk yetişkinliğe hatta yaşlılığa kadar her aralıkta hissedebiliriz.
Başa çıkmak için yollar ararız; bazen arkadaş tavsiyesi, bazen kendi kendine
iyileşme arayışı... Ne arkadaş tavsiyeleri işe yarar bazen ne de kendi sorgulamalarımız. Bu
inişlerin çıkışı olduğunu içten içe bilir ancak o an çıkış yollarını göremeyebiliriz. Şükür ki
hayat bize bu durumları daha sonra ders çıkarmamız gereken anılar olarak sunar.
Ancak içinde bulunduğumuz buhranın ne kadar süreceğini hiçbir zaman bilemeyiz.
İşte bunun gibi çıkmazda hissettiğimiz anlarda, çaresiz hissederken, genellikle toplum
dinamiklerinden kaynaklı olarak profesyonel yardım almak aklımıza gelmez. Çünkü
kültürümüzde yeni yeni yer kazanmakta olan ve zemini taze atılmış bir bilimin çıkış yolu
olarak seçeneklerde ön sıralarda olması çok da beklenemez. Son zamanlarda popüler
kültürün olumlu etkilerinden birisi de bu bilimin insanlara tanıtılmasını sağladı. Dizilerde,
filmlerde, sosyal medyada insanlar psikoloji bilimi ve terapi ile iyileşmenin mümkün olduğunu
gördüler.
Kaleme aldığım yazının başlığında kullandığım cümle insanların benim mesleğimi
öğrendikten sonra verdikleri ilk tepkiye dayanıyor’’ASLINDA HEPİMİZİN İHTİYACI VAR!’’. Bu
cümleyi alelade bir sohbetin içinde kurarken o buhranlı dönemde zaman zaman bu gerçekle
yüzleşmek ürkütücü gelebiliyor. Günlük hayatta farkına vardığımız gerçekler uygulamaya
geçmediği takdirde hasıraltı edilmeye, hasıraltı edildikçe de büyüyüp birikmeye devam
ediyor.
Dönem dönem yaşadığımız inişler çok doğal ve gerçekler. Onları görmezden
gelmeden önce yüzleşmeli ve bir seçeneğimizin olduğunu görmeliyiz. Bu seçenek bizi içinde
bulunduğumuz çıkmazdan kurtarabilecek bilime dayalı bir çözüm sağlıyor. Kullanıp
kullanmamak ise bizim elimizde. Son olarak biz uzmanlar dahil HEPİMİZİN İHTİYACI VAR!