'Atatürk'ün taarruz emri gerçekleşmiş olsaydı Çanakkale Savaşları'nın son kısmını farklı konuşuyor olabilirdik'

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Buğra Terzi, yaptığı araştırmalar sonucunda Mustafa Kemal'in Çanakkale Cephesi'nde, 22 Ekim 1915 tarihinde verdiği taarruz emrini ortaya çıkardı. Terzi, “Mustafa Kemal'in bu fikri özellikle 5'inci Ordu Karargahı'nda Liman Von Sanders tarafından şüpheyle karşılanıyor. Bu aslında Liman Von Sanders ile Mustafa Kemal arasındaki bir tartışma konusu” dedi. Bu emrin geri çekilen İngiliz birliklerini tamamen denize dökmek amacıyla planlanmış ve kurgulanmış bir emir olması nedeniyle çok önemli olduğunu belirten Terzi, "Emrin tarihi İngilizlerin tahliyesinden 2,5 ay önce. Mustafa Kemal Bey tarihi bir fırsat görmüştü ve eğer böyle bir taarruz gerçekleştirilmiş olsaydı şu an biz Çanakkale Savaşları'nın özellikle son kısmını, cephenin kapanışını çok farklı şekilde konuşuyor olabilirdik" diye konuştu.

- - Kategorilenmemiş - 2024-10-21 13:20:48

Çanakkale Savaşları'nın üzerinden 109 yıl geçmesine rağmen, yeni harp cerideleri gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. ÇOMÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Buğra Terzi, yaptığı çalışma sırasında Anafartalar Grubu Komutanı Albay Mustafa Kemal Atatürk'ün İngilizlerin Anafartalar bölgesinde bir tahliye hazırlığında olduğunu gelen gözetleme raporları sonucunda keşfedip, 22 Ekim 1915 tarihinde verdiği ancak 5'inci Ordu Karargahı'nda Liman Von Sanders tarafından şüpheyle karşılanan taarruz emrini ortaya çıkardı. Ortaya çıkarılan bu emrin hem Türk tarihine hem de Çanakkale Savaşları literatürüne yeni bir şeyler kattığını belirten Araştırma Görevlisi Buğra Terzi, ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün biyografisi yazımındaki bir boşluğunda doldurduğunu söyledi.

'TAHLİYE KONUSU ÖZELLİKLE BİR TARTIŞMA KONUSU'

Çanakkale Savaşları'nda İngilizlerin Anafartalar bölgesinden tahliyeleri konusunun özellikle İngiliz tarih yazımıyla bir tartışma konusu olduğunu belirten Araştırma Görevlisi Terzi, "Çünkü İngilizler bunu kusursuz bir başarı olarak kabul ederler. Türk tarafının tahliyeden hiçbir şekilde haberinin olmadığı tamamen gizlilik içerisinde yürütülen başarılı bir operasyon şeklinde bahsederler. Bu tarih yazımı hatalı. Günü gününe, saati saatine tutulan raporlar bize Türk tarafının tahliyeden en başından beri haberinin olduğunu kanıtlar nitelikte veriler sunuyor" dedi.

'TÜRK TARAFININ HABERİ YOKTU SAVINI DİREKT OLARAK ÇÜRÜTECEK NİTELİKTE’

Daha derinlemesine araştırılıp, Anafartalar Grubu harp ceridelerine baktıklarında çok daha iyi verilere ulaştıklarını vurgulayan Terzi, "Artık günümüzde hiçbir soru işareti bırakmayacak şekilde bunu ortaya koyabiliyoruz. Buradaki en önemli konu aslında Mustafa Kemal'in 22 Ekim 1915 tarihinde verdiği taarruz emri. Bu taarruz emrinin en önemli özelliği, Mustafa Kemal'in İngilizlerin Anafartalar bölgesinde bir tahliye hazırlığında olduğunu gelen gözetleme raporları sonucunda keşfetmesi, öğrenmesi. Aslında bu emir bile Türk tarafının haberi yoktu savını direkt olarak çürütecek nitelikte" diye konuştu.

'İNGİLİZ BİRLİKLERİNİ TAMAMEN DENİZE DÖKMEK AMACIYLA PLANLANMIŞ BİR EMİR'

İngilizlerin çekildiğine dair ve bunun üzerine yapılacak verilen bir taarruz emrinin yeni bir gelişme olduğuna dikkati çeken Terzi, "Tahliye ile ilgili ulaşabildiğimiz en erken kayıt olarak 27 Kasım tarihinde 16'ncı Topçu Tümeni'nin bir raporuna rastlamıştık. Bu kayıt bize İngilizlerin önemli top mevzilerini ve askerlerini geri çekerek gemilerle Bozcaada'ya ve Gökçeada'ya naklettiği ile ilgili bir bilgi vermişti. Daha sonra Anafartalar Grubu'nun harp ceridelerine baktığımızda Mustafa Kemal'in 22 Ekim tarihli daha erken bir emrine rastladık. Bu emir tahliye gerçekleştiren İngiliz birliklerini tamamen denize dökmek amacıyla planlanmış ve kurgulanmış bir emir. Bu taarruz emri o nedenle çok önemli" dedi.

'LİMAN VON SANDERS BURADA KENDİSİYLE ÇELİŞKİYE DÜŞÜYOR'

Araştırma Görevlisi Terzi, "Özellikle 19 Mayıs 1915 ve 10 Ağustos 1915 taarruzlarından başka bu denli büyük ölçekli bir taarruz planını çok fazla göremiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün 25 Nisan'daki 1915'teki 'Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum' sözlerindeki düşman birliklerini denize dökme motivasyonunun aslında 22 Ekim'de de hala sürdürdüğünü, görüyoruz. Daha önce de İtilaf kuvvetlerinin bölgeyi terk ettiğine dair raporlar da mevcut. Örneğin, 18 Eylül'de Alman Pilot Yüzbaşı Körner'in Seddülbahir'deki Fransız askerlerinin, geri çekildiğini havadan yaptığı keşif uçuşu sırasında raporladığını biliyoruz. Ancak Türk Karargahı için bu kesin bir çekiliş mi? Topyekun bir çekiliş mi? Bunu kestirmek için çok erken bir tarih olduğu için buna karşı bir aksiyon alınmamıştı. Yine görece erken bir tarih olarak gördüğümüz 22 Ekim tarihli Mustafa Kemal'in bu fikri özellikle 5'inci Ordu Karargahı'nda Liman Von Sanders tarafından şüpheyle karşılanıyor. Bu aslında Liman Von Sanders ile Mustafa Kemal arasındaki bir tartışma konusu. Daha önce ilk tartışma konularından biri 25 Nisan öncesindeki Liman Paşa'nın savunma tertibatını tamamen değiştirmesi üzerine olmuştu. Ama bu yeni ortaya çıkan tartışma bizim belgelerde dahi hissedebildiğimiz, görebildiğimiz bir tartışma. Mustafa Kemal ve Liman Paşa arasında bu tartışma 1 ay kadar sürüyor. Mustafa Kemal Atatürk aslında çok istediği bu tarihi fırsatı değerlendirmek anlamına gelecek olan taarruzu yerine getirememiş oluyor. Savaştan sonra Liman Paşa'nın anılarına baktığımızda, 'Bizim tahliyeden çok geç haberimiz oldu' diyor. Halbuki Mustafa Kemal Atatürk'ün birçok kere gönderdiği raporlarda düşmanın tahliye ettiğini, Yarımada'yı terk etmekte olduğunu görüyoruz. Aslında Liman Von Sanders burada kendisiyle çelişkiye düşüyor" diye konuştu.

'ATATÜRK BÖYLE BİR TAARRUZU GERÇEKLEŞTİRSEYDİ ÇOK FARKLI ŞEKİLDE KONUŞUYOR OLABİLİRDİK'

"Mustafa Kemal Atatürk böyle bir taarruzu gerçekleştirseydi şu an biz Çanakkale Savaşları'nın özellikle son kısmını, cephenin kapanışını çok farklı şekilde konuşuyor olabilirdik" diyen Terzi, şöyle devam etti: "Çünkü çok erken bir tarih. Emrin tarihi İngilizlerin tahliyesinden 2,5 ay önce. Tarih biliminde varsayımlar üzerinden yorum yapmak gerçek dışı ve manasız olsa da kesinlikle çok farklı şeyler konuşabilirdik. Ancak savunma pozisyonunun korunması 5'inci Ordu Karargahı’nda daha ağır basan bir fikir olduğunu anlıyoruz. Bunun Osmanlı ordusuna bilançosu da oturup konuşulması gereken konulardan biri oluyor. Çünkü savaşı 2,5 ay daha fazla uzattığınız zaman ister istemez çatışmadan ya da hastalıktan kayıplar da oldukça artıyor."

Günün Diğer Haberleri
Advert