İstanbul’da Kanal İstanbul Projesi‘nin çevresel etkilerine karşı açılan davada önemli bir aşama kaydedildi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararına karşı başlatılan iptal davasında, Danıştay 4. Dairesi bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. İki gün sürecek olan incelemenin ilk günü, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde başladı.
Davanın teknik yönleri nedeniyle, mahkeme başkanı duruşma sırasında, “Bu iş, sadece hukuk bilgimizle çözülebilecek bir mesele değil.” diyerek davanın karmaşıklığına dikkat çekti. Bilirkişiler, projeye ilişkin görüşlerini davacılarla paylaştı. İncelemeye, 14 davacı kurum ve 190 bireysel davacı katıldı.
Proje, toplumsal ve çevresel tepkilere neden oldu
Kanal İstanbul Projesi, ilk kez 2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Marmara Denizi ile Karadeniz arasında yeni bir deniz yolu açmak amacıyla duyurulmuştu. Ancak çevreye ve toplumsal yapıya olan potansiyel zararları nedeniyle proje, geniş çaplı eleştiriler ve itirazlarla karşı karşıya kaldı. Bunun sonucunda, proje çeşitli davalarla yargıya taşındı ve ilerlemesi birkaç kez durduruldu.
Yenişehir Rezerv Yapı Alanı imar planları da mahkeme kararıyla iptal edilmişti. 2020 yılının başında verilen ÇED olumlu kararına karşı açılan dava ise uzun bir süreçten sonra yeniden bilirkişi incelemesine yönlendirildi. Danıştay, önceki yıllarda yürütmeyi durdurma taleplerini reddetmişti.
Yerel direniş ve kamuoyu tepkisi
Kanal İstanbul davasına yönelik yerel halk ve çevre aktivistlerinden gelen tepkiler devam ediyor. Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, davanın idari mahkemeler ve Danıştay arasında bir ‘top çevirme’ sürecine dönüştüğünü belirterek, proje güzergahında inşaatların yükseldiğini ve arazi satışlarının arttığını vurguladı. Koordinasyon, ÇED raporunun bilimsel temelden yoksun olduğunu savunarak, “Kanalı yaptırmadık, yaptırmayacağız.” mesajını verdi.
Şahintepe halkı da projeye karşı duruş sergileyerek, Kanal İstanbul’un bilimsel temele dayanmayan bir proje olduğunu belirtti. Bu projenin, Marmara ve Karadeniz arasındaki tüm Türkiye’yi etkileyecek boyutta olduğunu vurgulayan halk, doğalarını savunma kararlılığını dile getirdi.