Vodafone Grubu, ‘Güven Uçurumu’ odağında London School of Economics iş birliğiyle 10 pazarda 2 bin 300’den fazla işletmeyle ve 5 binden fazla müşteriyle yürüttüğü Fit for the Future (Geleceğe Hazır) Raporu’nu geçtiğimiz günlerde yayımladı. ‘Güven Uçurumu’ adı verilen bu fark, ortalama yüzde 11 puan olarak ölçülüyor. Vodafone Business tarafından küresel çapta yapılan yeni araştırmaya göre, müşterilerine daha hızlı yanıtlar vermek için yapay zekâ ve üretken yapay zekâdan faydalanan işletmeler, teknolojilerin insani bir dokunuşla, müşterilerin yararına ve herhangi bir etik, gizlilik veya veri güvenliği endişesi bırakmayacak şekilde kullanılması halinde, müşteri güven puanlarında önemli bir artış ve rekabet avantajı yakalayabiliyor.
‘ÖNCE İNSAN’ VURGUSU, GÜVEN PUANINI YÜZDE 16 ARTIRIYOR
‘Geleceğe Hazır’ araştırması da işletmelerin müşteri güvenini kazanmanın yollarını ararken, paylaşılan değerlerin, insani yaklaşımın ve tutarlılığın önemini hafife aldığını ortaya koydu. Yeni teknolojilerin uygulanmasında ‘önce insan’ yaklaşımının benimsenmesi, güven puanını yüzde 16’ya kadar artırabiliyor. Rapor verilerine göre, müşterilerin yüzde 59’u yapay zekâ konusunda bilgili işletmelerin doğru tahminlerde bulunma olasılığının daha yüksek olduğunu düşünüyor. Müşterilerin yüzde 53’ü ise yapay zekâ teknolojilerinin günlük görevleri daha etkin tamamlayacağına inanıyor.
‘RAPORUMUZ ŞİRKETLERİN GELECEK DÖNEMLERE UYGUNLUĞU AÇISINDAN KRİTİK BİR ÖNEM ARZ EDİYOR’
'Güven Uçurumu’nun, sektörler arasında büyük farklara sahip olabildiğini dile getiren Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu, Geleceğe Hazır Raporu’nu değerlendirerek konuyla ilgili şunları söyledi:
“Raporumuzda gördük ki, rekabetçi piyasa koşullarında müşterilerin güven duyabileceği bir marka inşa etmek, şirketlerin gelecek dönemlere uygunluğu açısından kritik bir önem arz ediyor. Ortaya çıkan sonuçlara göre müşteriler işletmelere, aslında işletmelerin zannettiği kadar güvenmiyor. Bu da ortalama yüzde 11 puanlık bir farkla “Güven Uçurumu” yaratıyor. Şirketler, müşterilerin güvenini nasıl kazanacağını düşünürken paylaşılan değerlerin, insani yaklaşımın ve tutarlılığın önemini hafife alıyor. Bu noktada yapay zekâyı müşterilerinin yararına kullanan kurumlar ise bu güven açığını neredeyse yarıya indirebiliyor ve ‘Geleceğe Hazır’ bir şirket olabiliyor. Kısacası güven kavramı, sadece iyi ve güvenilir ürün ya da hizmetler sunmakla değil, aynı zamanda müşterilerin kendilerini çalışanlara, markaya ve işletmeye bağlı hissetmesini sağlamak için alınan aksiyonlarla kazanıldığı ortaya çıkıyor diyebiliriz.”