Uyku ve beslenmenin yakın ilişkisinin değinen Psikolog Olgun, “Tüm gün süren açlıktan sonra iftarda gereğinden fazla hızlı ve gereğinden fazla miktarda gıda tüketimi hormonal dengeleri altüst edebilir. Gündüz yiyemediğimiz gıdaların hepsini birden akşam vücudumuza almaya çalışmak, biyolojik saatimizde düzensizliklere yol açabilir. Uzun saatler süren açlıktan sonra yemek yerken yavaş, yeterli miktarda ve besin değeri yüksek olan gıdaları seçmek önerilmektedir. Çay ve kahve tüketimi ise uyarıcı maddeler arasında oldukları için mümkünse tüketilmemeli ya da şekersiz olacak şekilde 2 fincan sınırını aşmamalıdır. Bu şekilde uyku öncesinde, sırasında ve sonrasında midemiz ve beynimiz daha rahat olarak güzel bir uykuya rahatlıkla geçebilecektir. Oruç tutuyorken bir yandan da işe gitmek durumunda olan kişilerin su tüketimine önem vermeleri gerekir. Mümkünse terlemeyecekleri bir ortamda bulunmaya ve gereksiz yere konuşmaktan kaçınmaya çalışmalarında da fayda var. Eğer fiziksel performans isteyen işlerle ilgilenmek zorunda kalınıyorsa ve terlemek kaçınılmaz ise yüz, el ve mümkün olan vücut bölgelerini soğuk su ile yıkayarak vücut hararetini düşürmek faydalı olacaktır. Bunlarla beraber, mesai sırasında yeme isteği uyandıracak konulara odaklanmak yerine, Ramazan ayının verdiği içsel huzura odaklanmak ve zihni meşgul eden akıl yürütme, problem çözümleme, muhakeme yapmaya yarayacak konulara yönelmek zamanın geçmesine yardımcı olacaktır” şeklinde konuştu.