"Ben oyun arkadaşımı buldum galiba' dedim bir akşam, gözlerin parlayarak baktın. Gece gitar sesiyle uyandım; bir şarkıya başlamıştın, büyülendim. Biz o şarkıyı beraber bitirirken, aşk şarkısı olduk. Birbirimizin yaralarını öptükçe can arkadaşı olduk. Yaydığımız aşk enerjisiyle çevremizde iklim değişikliğine sebep olduk ve beraber ne eğlendik.
''SEN MASUMİYETİNİ KAYBETTİN, BEN DE OYUN ARKADAŞIMI''
Sonra bir noktada sen masumiyetini kaybettin; ben de oyun arkadaşımı, yol arkadaşımı... Bir yerlerin kapısında el ele çekilmiş naylon fotoğraflarımızı aşk sananlar için bunlar, arkadaşlarımızın gözünden hesapsızca biz iste.
Ne zaman boşanacaksınız diyorlar sürekli; güvenmek, bağlanmak, bağışlamak, vazgeçmek bütün bu ağır duygusal süreci hiç merak eden yok. Boşanmak işin en kolay kısmı, ben evlenmeye de görece az hevesli taraftım zaten. Benim için esas olan hep aşktı, aşktır! Bir yastıkta kocamak mı, beraber ölmek mi insanların bir aşkı başarmaktan anladığı bilemiyorum. Oysa sen, ben, baba'nın gitarı bir yatağın içinde; sonsuz zamanın durakladığı, ömrün tamamlandığı yüz yıllar yaşadık.
''ARTIK İÇİMDE NE ÖFKE, NE UFAK BİR PİŞMANLIK...''
Bu demode romantizmde ortağım olduğun için teşekkür ederim. Sen tabi ki yeni şarkılar yazacaksın. Artık içimde ne öfke, ne en ufak bir pişmanlık; her damla gözyaşıma ziyadesiyle değdin. İyi ki doğdun da, sana aşık oldum"